17 Ekim 2011 Pazartesi

Eski Türk ve gök tanrı inancında Yadacılar

Yadacılar
Eski Türk ve gök tanrı inancında mevcut olan Yadacılar, kutsal bir taş olan ve elementleri kontrol edebilen Yada taşını kullanabilenlerdir. Yada taşı, yağmur ve kar yağdırma, fırtına çıkarma ve havayı kontrol etme gibi ilginç özellikleri olan mistik bir taştır. Bu yüz n birçok kültürde adı “yağmur taşı” olarakta geçmektedir. Bu taşı, farklı şekilde tasvir edilen majikal bir taştır. Eski Türk komutanlarının sıkça kullandığı ve savaşları kazanmakta önemli bir rol üstlendiği anlatılmaktadır. 449 yılında meydana gelen bir savaşla ilgili Çin kayıtlarında şunlar geçmektedir:
Evvelce Kuzey Hunlar’ın idaresinde bulunan Yüceban ahalisinde öyle kâhinler vardır ki, Cücenler’in saldırışlarına karşı durduklarında çok şiddetli yağmur yağdırırlar, fırtına çıkarttırırlar. Cücenler’in onda üçü sellerde boğuldu, soğuktan kırıldı.

Bu kayıtlardan da anlaşılabileceği gibi bir çok tarihi kayıtta Yada taşı geçmektedir. Çin, Arap, Fars, Osmanlı kaynaklarında Türklere özgü bu taşla ilgili birçok kayıt yer almaktadır. İslam araştırmacısı olan İbn-ül Fakih’in tarihi kayıtlarında yer alan, Horasan Emiri İsmail b. Ahmet'in Ebul Abbas'a anlattıkları şu şekildedir:
Yirmi bin kişi ile Türklere karşı savaşa çıktım. Karşımızda baştan ayağa kadar silahlı altmış bin Türk vardı. Bunlardan bir kısmı bizim tarafa geçti. Bunlar bize Türklerin iri dolu yağdıracaklarını söylediler. Bizde onlara: “sizin kalbinizden küfür hala çıkıp gitmemiştir, böyle işleri hiç bir insan yapamaz” dedik. Onlar: “Biz haber veriyoruz, sizi ikaz ediyoruz, onların tayin ettikleri vakit yarın sabahtır ama siz daha iyi bilirsiniz.” dediler. Sabah oldu. Korkunç bulutlar bizim üzerimizi kapladı. Herkes korktu. Müthiş dolu yağdı.
Kaşgarlı Mahmut ise şu deneyiminden bahsetmiştir:
“Özel bir taş olan Yat (Yada) ile rüzgar ve yağmur celbedilir. Bu iş Türkler arasında çok yaygın olup buna, Yagma boyu içerisinde bizzat tanık oldum. Orada bu işlem, bir yangını söndürmek için yapıldı. Tanrı'nın izni ile kar düştü ve yangın söndü.

Yada taşının kökeni ile ilgili birçok görüş vardır. Kimi ezoterik araştırmacı bu taşın Atlantis’ten geldiğine inanmaktadır. Bazıları ise “gökteki atalardan gelen taş” tasvirinden dolayı Yada taşının, uzaylılar tarafından Türk’lere aktarıldığını düşünmektedir. Bunun dışında bazı İslami efsanelerde, Nuh peygamber üzerinde İsmi Azam’ın yazılı olduğu taşı oğluna verdiği ve oradan Türklere kadar ulaştığını söylemektedir. Bazı gelenekler ise bunu kurdun belli bölgesinden çıkarılan bir taş olduğuna inanmaktadır.
Fuat Köprülü,Mahmut B. Mansur un eserine dayanarak, yağmur taşı için şu tasviri kullanmıştır:
Kolayca ufalanabilir, büyük bir kuş yumurtası kadar olup 3 türlüdür: Kırmızı beneklerle dolu beyaz toz renginde, beyaz temiz ve koyu kırmızı, yahut muhtelif renklerde. Şekli hakkında muhtelif fikirler vardır.
Bu yazılardan anladığımız kadarıyla taşın şekli nasıl olursa olsun ilginç bir şekilde Türklerle alakalıdır ve taşı herkesin kullanması mümkün değildir. Bu taşı kullanmak büyük yetenek ve sorumluluk gerektirir ve ancak Yadacı denilen kişiler tarafından kullanılabilmektedir. Ne kadar yağmur yağdırılacağı, havanın nasıl düzelteceği ve dengenin nasıl sağlanacağı tamamen Yadacının maharetine kalmıştır.
Peki Yada taşı nasıl kullanılıyordu? Taşla ilgili birçok teori olduğu gibi kullanımıyla da ilgili birçok görüş söz konusudur. Kurban verilip, kurban kanının sürüldüğü söylendiği gibi bazı görüşlere göre Yadacı, iki adet Yada taşını bir kaba doldurur suya batırarak birbirine sürter, sonra kaptan avuçla aldığı suyu etrafa serper, bir yandan da dualar okuyup Tanrıya yalvarırdı. Bu böyle aralıksız yedi defa tekrarlanırdı. Bazen de taş havada asılı tutulur ve asılı kaldığı sürece yağmur yağardı. Hangi yöntemin kullanıldığı bir sırdır ama şurası kesin ki, yöntemlerin hepsi aslında enerjilerin dönüşümüyle alakalıdır.

Su dolu kaba taşı koymak (su elementi) benzer benzeri meydana getirir yasası gereği yağmuru çekmek, suyu içerisinde birbirine sürttürmek (şimşekler, ateş elementi) yine aynı yasayla yağmurun unsurlarını tamamlamak ve suyu etrafa serpmek ise bu enerjisel yaratımı serbest bırakmak anlamına gelmektedir. Böylece Yadacının aslında yağmuru betimleyip, bu enerjiyi evrene saldığını varsayabiliriz. Benzer olay benzer olayı meydana getirir yasasıyla da bu tasviri yapılan yağmur, meydana gelmektedir. Bu noktada acaba Yada taşının sırrı Yadacıda olabilir mi? Belki de bütün bu olayların enerji merkezi Yadacıdır ve Yada taşı sadece bir “katalizör” olabilir.
Anadolu kültürü ve tarihi, insan yaşamı, bitki örtüsü, dağları, denizleri, gölleri ve akarsuları, mimarisi ve diğer folklorik ögeleri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder