30 Kasım 2011 Çarşamba

Bayramlar, Yortular ve Ritüeller

Tüm inanışlarda tarihin başlangıcından beri insanlar doğal, toplumsal olaylardan, sözlü geleneklerden, Kutsal Kitaplardan yorumlanan ritüellere göre mevsimsel döngü içinde bazı günleri farklı anlam ve amaçlarla Kutlama-Kutsanma- İbadet günleri olarak ayırmışlardır. İnancından korkmayan için, Kitaplı veya Tek Tanrılı Dinlerin kökenini, Tek’liğin çokluk olarak anlamlandığı inançlardan “Pagan-Şaman-Grek-Roma-Mısır-Mezopotamya”, Göksel düzeni ve uygulamalarından aldığı Bütünsel Teolojik görüş olarak kabül edilmektedir.

Anadolu ve Balkanlarda Alevi Yerleşmesi Kitap Özeti

ANADOLU VE BALKANLARDA ALEVİ YERLEŞMESİ



Yazar : Nejat BİRDOGAN

Yayınevi : Alev

Baskı : İstanbul / 1992 / 290 shf.




MÜSLÜMANLIĞIN İLK YILLARINDAKİ BÖLÜNMELER



İSLAMIN DOĞUŞU:



İslam; toplumsal yaşamı Bedevilik, siyasal durum soy gütme temeline dayalı bir kavim arasından çıkarmıştır. Peygamberlik ve ilk iki halifenin gelişi ilk anda Araplardaki aşiret ruhunu İslam’ın heyecanıyla uyuşturmuştur ancak daha sonraki yıllarda (Peygamber döneminde) kimi sorunlar baş göstermiştir. Bu sorunlar:



1-Peygamberin ürettiği çözümlere karşı kendi akıllarını kullanan kişilerin gizli oluşturdukları Akliyyun topluğu.



2-Beni Haşim ve Ümeyye oğulları arası çekişmenin dindarlık, adam kayırma, saygısızlık biçimlerinde iyice gelişmesi.



Haşimoğullarının bu çekişmedeki dayanakları Şiilik; yani peygamber çocuklarına ve Ali yandaşlarına sevgi duymaktı. Böylece Müslüman olan herkesi yanlarına çekmek istiyorlardı.



Emevilerin herşeye kıyan soyguncu yönetimlerine karşı hoşnutsuzluk vardı. Bu durum peygamberin amcası soyundan olan Abbasoğullarını yönetime getirdi. Abbasiler tüm Müslüman öğeleri bir arada tutan bir anlayışı başarı ile sergilediler. Şiilik; ilk Abbasi halifelerinin kendilerini yönetime getiren Ebu Selem ve Ebu Müslim’in alçakça öldürülmeleriyle acı duygularla gömüldü. Bu katliam sonucu halifeliğin Abbasilerde değilde, peygamberin kızından doğan çocuklarda değişimini öngören fikirler güçlendi. Bu çocuklar haksızlığa uğramış kişiler olarak şiileri tuttular.



Bu arada Abbasilerde baş gösteren bazı problemler şunlardır:



1- İran’ın baş kaldırması. İmam Rıza’nın öldürülmesi.



2. Şuubilerin devleti olmak istemesi.

1. Arap-İran çekişmesi olurken Türklerin yargıyı ele geçirmesi.

2. 11 beyliğe parçalanma.

3. Bu parçalanmayla Bizans ve Ermenilerin harekete geçmesi, Fas ve Kaşgar’ın kan gölü olması.



6-Selçukoğullarının tarihi imparatorluğu Asya’da boy göstermesi.



Büyük Abbasilerin parçalanması İslam dünyasını bunalıma soktu. Ekonomik ve siyasi anarşi baş gösterdi. (Yolsuzluk ve kadınların yönetimde söz sahibi olması) Hatta İbnül Furat ve Müktefi gibi bazı halife ve vezirler halkın paralarına el koyuyorlardı. Bu acımasızlık toplumsal yaşamı da etkiledi. Kadınlar alınıp satılmaya başlandı. “Hoca”, “Cemaat” örneği Abbasi halifelerinin yeminlerini bozmasıyla da yeni mezhepler gelişti:



1-Siyasal amaçlı.



2-Yöntemsel amaçlı.



Siyasal amaçlı Marika Ali düşmanlığını; Şia Ali yandaşlığını savunuyordu. Ali’ye tanrılık verenlerde oldu. (Galiyye mezhebi)



Akliyeciler kadercilere savaş açmışlardı. Akılcı mezheplerin en büyüğü “Mu’tezile” idi. Kadercilik yandaşları tehlikeli bir yol tutmuşlardı. Ne yazık ki, Halife Mütevekkil dönemindeki gericilik ve bağnazlık Mu’tezile akımını durdurdu.



Mozdek dinine bağlı Sembodin mezhebine göre, Ebu Müslim öldürülürken bir güvercin donu ile kaçmış ve şimdi madenden bir kulede mehdi ile oturmaktaymış.



Batıniliğin kurucusu Mecusilerdir. Bunlar Kur’andaki Taha, Tahsin, Şad, Elif Lam Mim gibi ayetlere anlamlar veriyorlardı. Gıyas El-beyan kitabıyla bunları topladı.

Anadoluda Aşıklık Geleneği ve Aşıklarda Müzik

ANADOLU'DA AŞIKLIK GELENEĞİ VE AŞIKLARDA MÜZİK


Âşıklar Türk kültürünün sahalarında karşımıza çıkan, en özel ve parlak sanatçı topluluklarından birisidir. Genel olarak sazları eşliğinde söz ve şiir söylemek üzere yetişen aşıklar, bulundukları toplumun tüm sosyal olaylarını dile getiren ve tarihe not düşen sanatçılardır. Türklerin tarihinde ilk dönemlerden itibaren dinsel ve toplumsal konularda işlev gören, Şaman, Kam, Baksı, Ozan gibi din adamlığı, hekimlik, şairlik, müzisyenlik gibi görevleri olan bir topluluk bulunmaktadır. Aşıkların yukarıda sayılan bu grupların özelliklerini bünyesinde barındıran

5 Kasım 2011 Cumartesi

Akdeniz Bölgesi'nin en uç noktasında yer alan Hatay



Akdeniz Bölgesi'nin en uç noktasında yer alan Hatay, denizi, yaylaları, termal kaplıcası ve inanç turizminin yanı sıra, kağıt kebabı, künefesi, zengin mutfağı ve farklı damak tatlarına hitap etmesiyle tatilcilere çeşitli seçenekler
sunuyor.

Medeniyetlerin Buluşma Noktası: HATAY


Medeniyetlerin buluşma noktası




Kimi yerler vardır birkaç yüzyıl birarada yaşanır. Kimi yerler vardır, zaman şehir kapısında asılı kalmıştır. Kimi yerlerde göğe açılan eller birleşir. Kimi yerlerde, güler yüzler bayram şekeri niyetine dağıtılır. Hatay, kültürüyle, insanlarıyla, barışı ve hoşgörüyü arayanlara, mistik antik kent Antakya�yı gösteriyor.
1. HATAY MEDENİYETLER BULUŞMASI
Medeniyetler Hatay�da buluşuyor, barış ve hoşgörü kültürü, Hatay�la yeniden hayat buluyor. Farklı medeniyetleri aynı çatı altında hoşgörü ve barışla buluşturan Hatay, geçtiğimiz Eylül ayında 1. Hatay Medeniyetler Buluşması�yla; bütün dünyaya barış, hoşgörü ile farklı kültür ve inanışların nasıl birarada olabileceğini gösterdi. Bu etkinliğin önemini anlamak için önce Hatay�ı tanımak gerekiyor.

Binlerce yıllık geçmişi ile 13 medeniyeti topraklarında kucaklayan Hatay, ilk çağlardan bu yana hep önemli bir kent olmuş. Kimler uğramamış ki bu kente. Büyük İskender�in orduları iz sürmüş burada. O�nun komutanlarından I. Seleukos�un kurduğu şehir, Roma lejyonerlerinden kaçan ilk hristiyanların sığınağı olmuş. Üç büyük dinin barış içinde yaşandığı nadir bir kent Hatay. Çünkü, Hataylılar dinine, etnik kökenine, diline bakmadan aynı toprağın çocukları olarak kucaklıyor birbirini.

Hatay içinde Antakya bu yoğun diyaloğun en canlı yaşandığı yer. Burada Ramazan Bayramı, Noel ve Hamursuz Bayramı içiçe, birlikte kutlanıyor.

Her gelen medeniyet izlerini Hatay�da kaybolmamak üzere bırakmış. Bu nedenle çok katmanlı bir sosyal yapı ve kent dokusu ile karşılaşıyorsunuz. Bu nedenle cami, kilise ve havra içiçe. Bu nedenle Hristiyanı, Müslümanı ve Musevisi yan yana komşu. Her kültürle yeniden şekillenen Hatay, günümüzde insanlığın ortak mirası olarak yükseliyor.

Hatay: Tarihin Mozaikistan'ı!

Otel inşaatı alanında yapılan kazılardaki en ilginç buluntu kuşkusuz şu ana kadar 'dünyanın en uzun ve en büyük mozaiği' oldu. Hiçbir insan ya da hayvan görselinin bulunmadığı, yalnızca geometrik bezemelerle yapılmış ve büyük olasılıkla bir kamusal alanda kullanılmış olan bu mozaik; kazıyı yapanları, bilimsel danışmanları, kurul üyelerini ve girişimciyi çok şaşırttı! Peki şimdi ne olacak?
Antiyokos… Antakya… Hatay

Doğu Akdeniz’in bu ünlü antik kentinin, nereden nereye geldiğini, nereye gideceğini anlatacak değiliz. Tarihinin belirli kesitini aydınlatan, son buluntu “dünyadaki en büyük mozaikli alanı” aktarmaya çalışacağız.

4 Kasım 2011 Cuma

Göynük, Türk sinema ve dizi sektörüne ev sahipliği yapıyor.

Göynük, bir Osmanlı kenti

Sünnet Gölü kenarında kurulu yeldeğirmenleri... Göynük, uzunca bir süredir Türk sinema ve dizi sektörüne ev sahipliği yapıyor. Ömer Kavur’un Akrebin Yolculuğu filmi Göynük’te çekildi.





Yine bir dönem ekranlarda yayınlanan Rüzgarlı Bahçe dizisi Göynük Sünnet Gölü kenarındaki bu platoda çekildi. Yeldeğirmenleri dizi için kuruldu.



Kanesh (Kaniş, Kültepe)

Kanesh, Kayseri’nin 21 km. kuzey-doğusunda eski Kayseri-Sivas karayolunun 20. km.sinde yolun 2 km. kuzeyinde; Kayseri-Malatya anayolu üzerindedir.
Kültepe, biri yerlilerin oturduğu höyükten, öteki aşağı şehir veya Asur’lu tüccarların yerleştiği Karum alanından oluşmuştur. Höyüğün çapı 500 m., ova seviyesinden yüksekliği 20 m. dir. Tepeyi dört yanından aşağı şehir, Karum çevirmiştir. Karum, üç yönünde düz ova şeklinde görülmekle beraber, doğu yönü ova seviyesinden 1.5-2.5 m. lik bir yüksekliğe sahiptir. Çapı 2 km.yi bulan Karum, höyük ve ortasındaki kalesi sağlam birer sur ile çevrilidir.
Kültepe’yi 1881’de ilk kez ziyaret eden Th. G. Pinches, ilk kazıyı (1893-1894) yürüten ise Ernst Chantre’dir. Onu 1906’da H. Winckler ve H. Grothe’nin yine Tepe’de yürüttükleri kısa süreli kazılar izlemiştir. B. Hrozny 1925’de önce Tepe, sonra ilk defa, Karum'da kazmıştır. Karum’da açığa çıkardığı 1000 tablet bu yazılı belgelerin esas kaynağının Tepe’de değil, aşağı şehirde yani Karum’da olduğunu göstermiştir.

Anadolu Eski Dinleri

Anadolu'nun tarih öncesi devirleri, tarihin karanlıklarından başlayarak Hititler'e (m.ö. 2000-1660) kadar sürer. Ancak, Hititler'in komşularından öğrendikleri çivi ve hiyeroglif yazılarım kullanmaya başlamaları İle Anadolu tarih çağına girer. Hitit kaynaklarından öğrendiğimize göre Hititler öncesi halka ?Hattiler? deniyordu. Dilleri de hattice idi. Anadoluya Hatti Ülkesi deniyordu. Bu isim Hititlerce de kullanılmaya devam edilmiştir. Tarih öncesi devirler hakkındaki bilgilerimiz ise, tamamen jeoloji ve arkeoloji ilimlerinin bize ulaştırdığı keşiflere dayanır. Çeşitli bölgelerde yapılan kazılardan, Kabataş Devri'nden beri Anadolu'da insanın yaşadığı görülmektedir. Bu konuda Ankara çevresinde, Antalya, Burdur ve İsparta yakınlarında, Kars dolaylarında, Gaziantep ve Adıyaman bölgelerinde, Antakya havalesinde Bafra ikiztepe'de yapılan kazılardaki keşifler bize ışık tutmaktadır.

Tarih Öncesi İnançları


Kabataş ve Yontma taş devirleriyle ilgili buluntulardan, o çağların inanışlarıyla ilgili bilgiler edinmek şimdilik pek mümkün olamamaktadır. Dinsel yorumlara imkan veren keşifler, Neolitek (Yenitaş) devirlerle başlamaktadır. Bu hususta bize İlk ışığı Çatalhöyük kazıları tutmuştur. Radyo-karbon metoduyla yapılan tarihlemelere göre, xıı. tabaka m.ö. 6800 yıllarına kadar inmektedir. I. tabaka da m.ö. 5700 yıllarına kadar gelmektedir. III-X tabakalar arasında bol miktarda rastlanan kült odalarında pişmiş kilden yapılmış Ana Tanrıça heykelcikleri, boğa başı ve boynuzlan, kadın göğsü rölyefleri bulunmuştur. Ana Tanrıça, genç kadın, doğuran kadın ve yaşlı kadın olarak tasvir edilmiştir. Heykelciklerden birinde Ana Tanrıça iki aslanın koruduğu bir taht üzerine oturmuş, ölüm ve hayatın sahibi olarak bir insan kafasını ayakları altına almış şekilde tasvir edilmiştir. Tanrıça heykelleri genellikle insan şeklinde (antropomorf) süratlendirilmiştir. ÇatalhÖyük'de ortaya çıkan Tanrıça heykellerinin benzerlerine ve daha gelişmiş örneklerine Burdur Hacılar ilçesi kazılarında da çok sayıda rastlanmıştır. Ancak Hacılar m.ö. 5700-5600 yılları ve daha sonrası olarak tarihlendirilmektedir. Bu arada Hacılarda, Çataihöyük'de oiduğu gibi Ana Tanrıçanın eşi olarak genç ve yaşlı şekillerde tasvir edilmiş erkek heykelciklerine de rastlanmıştır. Hacılara yakın bir bölge olan İsparta havalesinde ortaya çıkan Ana tanrıça sembolleri henüz Tunç çağına ulaşmaktadır. Kazıların ilerlemesiyle daha da eskilere inmesi muhtemeldir. Bafra İkiztepe kazılarında da Tunç çağından kalma pişmiş topraktan yapılmış Ana tanrıça figürlerine çok sayıda rastlanmıştır. Samsun Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedirler. Van bölgesinde Kayaaltı ?Yedi Salkım? mağara resimlerinde de çok sayıda Ana Tanrıça, güneş, geyik figürlerine rastlanmıştır. Tarihleri günümüzden 15.000 yıl öncelere kadar

Eski Anadolu Dinleri

Anadolu'nun tarih öncesi devirleri, tarihin karanlıklarından başlayarak Hititler'e (m.ö. 2000-1660) kadar sürer. Ancak, Hititler'in komşularından öğrendikleri çivi ve hiyeroglif yazılarım kullanmaya başlamaları İle Anadolu tarih çağına girer. Hitit kaynaklarından öğrendiğimize göre Hititler öncesi halka ?Hattiler? deniyordu. Dilleri de hattice idi. Anadoluya Hatti Ülkesi deniyordu. Bu isim Hititlerce de kullanılmaya devam edilmiştir. Tarih öncesi devirler hakkındaki bilgilerimiz ise, tamamen jeoloji ve arkeoloji ilimlerinin bize ulaştırdığı keşiflere dayanır. Çeşitli bölgelerde yapılan kazılardan, Kabataş Devri'nden beri Anadolu'da insanın yaşadığı görülmektedir. Bu konuda Ankara çevresinde, Antalya, Burdur ve İsparta yakınlarında, Kars dolaylarında, Gaziantep ve Adıyaman bölgelerinde, Antakya havalesinde Bafra ikiztepe'de yapılan kazılardaki keşifler bize ışık tutmaktadır.

Tarih Öncesi İnançları


Kabataş ve Yontma taş devirleriyle ilgili buluntulardan, o çağların inanışlarıyla ilgili bilgiler edinmek şimdilik pek mümkün olamamaktadır. Dinsel yorumlara imkan veren keşifler, Neolitek (Yenitaş) devirlerle başlamaktadır. Bu hususta bize İlk ışığı