5 Şubat 2012 Pazar

Etnik Güzellik - KOZMETİK STİLLERİ

Kozmetikler hakındaki tarihsel kaynaklar İ.Ö 10.000 yılına kadar uzanır. İ.Ö 3000 yıllarında ise Mezopotamya ve Mısır metinleri bu konuda bize geniş bilgi verir.Bu eski insanların hem erkek hem kadın olmak üzere, saçları uzun veya kısamıydı, mücevher takıyorlar mıydı, ciltlerine makyaj yaparlar mıydı, kullandıkları boyalar ne tür renklerdeydi. Erkekler etek giyerken problem yaşıyorlar mıydı, ve stillerinde yine de cinsiyet ve statü farklarına nasıl vurgu yapmaktaydılar.

Bu dönem kültürlerinde Vücut, serbestçe kullanıldı, ve sexuality, çoğunlukla tanrılardan bir hediye olarak algılandı..Ancak yine de çıplaklığın bir soru olduğu zamanlar da vardı. Özellikle, yüksek tabakadaki bir kadının vücudunu açığa çıkarma biçimi ve düzeyi alt tabakadaki bir kadınınkiyle aynı olamazdı. Kokular, boyalar, ve merhemler cildi temizlemek ve vücut kokusunu maskelemek için kullanılırdı. Boyalar ve doğal boyama teknikleri, çoğunlukla tören için ve dinsel nedenlere dayanırdı.

Two Monsters Ornament Worn By Persian Nobleman from 500 BC. İranlılar dahil olmak üzere o çağların zengin insanları yüzlerine minarel maskları ve banyolarına temel bitki esansları kullanırdı. Ancak Aromaterapi en geniş kapsamda Çin uygarlığında kullanılmıştır. İ.Ö 2.700'in dolaylarında eski Çin tıbbına ait bir kitap üç yüz farklı kokulu otun üzerinde koku karışımlarının formüllerini içeriyordu. Hindistan da ise ilaç ve tedavi, Ayurveda olarak bilinen ve Aromaterapiyi de kullanan bir yöntemi kapsamaktaydı. İlkel anlamda güzel kokular büyük olasılıkla, tütsü yakmak amacıyla reçinenin yakılmasıyla başladı. Sonunda şatafatlı bitki kokularıyla, hayvan ve sebze yağları karıştırılarak yeni elde edilen karşımlar vücut üstünde denenmeye başlandı. İ.Ö 7000-4000 yılları arasında, cilalı taş devrine ait zamanlarda, zeytinyağı ve susam yağının güzel kokulu bitkilerle karıştırılarak özel merhemler yapıldı. İ.Ö 2700' de güzel kokulu otlar, boyalar parfümler, tütsülerin kullanılmaktaydı. Mısır papiruslarında ise merhemleri güzel kokulu reçineden yapıldığı ve tedavi amaçlı kullanıldığı anlatılır.

Sümerlerin Gılgamış destanında ise tütsülerin olarak sedir ve sakızdan yapıldığını bahsedilir. Yine Mezapotamya'da buluna bir tablet, sakız, servi ve sedir ithal etmek için için ithal prosedürlerini yazar. Başka bir tablete de koku merhemleri için tariflere yer verir.Necklace from Sumer

Eski Mısırda ise kokular, aynı zamanda mumyalamada kullanılmaktaydı. Kral Tutankhameni'nin mumyası ilk defa açıldığında bile içinden zayıf bir koku hissedilebilmekteydi. Mısır duvar resimlerinde, Mısırların merhem kullandıklarına ilişkin figürler var. Tapınak ve saraylarda dansçıların saç ve vücutlarında; müzisyenlerin ise başlarında, dudaklarında ve mahrem yerlerinde kullandıkları görülmekte. Kınayı tırnaklarda, sürmeyle de kaşlarını gözlerini çizmekteydiler. Oksitlenmiş bakır, aşıboyası, kül, malakit, gibi malzemeler yine Mısırlılar tarafından kullanılmaktaydı. Siyah ve yeşil farlar Mısırlıların en çok tercih ettiği renklerdi.Gold and Pearl Earring from Seleucia

Mücevherlerde ise olukça estetik olarak tasarlandı. Afrika'nın hakim insanı, çölün sıcak ve tozuna karşı cilt koruyucusu olarak, bitkilerden elde ettikleri güzel kokulu yağlar kullanmaktaydılar. Atletlerin yarışmadan önce ve sonra güzel kokulu yağları vücutlarına sürdükleri Akdeniz'de ise, lavanta, zambak, sakız, kekik, mercanköşk, papatya, nane, biberiye, sedir, gül, sarısabır, ve de parfümlerin temel bazyağı olarak kullanılan zeytinyağı, susam yağı, badem yağı kullanılmaktaydı. Fakat Akdeniz'de kullanılan tüm karşım yağlarının hemen hepsinde kullanılan ortak yağ zeytinyağıydı. Zeytin Akdeniz havzası ülkeleri başta olmak üzere, İran ve Suriye'de yetişen bir bitkiydi. O bilinen en yaşlı ağaçlardan biridir. Zeytin yağıyla ilgili pek kaynak roma ev eski yunan tarihlerinde geçer.An elaborate necklace from 500 BC

Kına ise bitkilerden yapılırdı ve diğer renkleri olsun diye siyah ineklerin kanı kullanılmaktaydı. Kına saçı boyamak için kullanılırdı. Kalın saç ideal olandı ve çoğu defa da daha gör görünmesi için peruk kullanılırdı.
Yüzle ilgili maskları oldukça ilginçtir. Mask olarak cilt için hazırlanmış boyaya öğütülmüş karınca yumurtalarını katmak popülerdi.. Yine Mısırlılar da çamur banyoları için, timsah dışkısı, arpayla karıştırıla oje, tereyağı ve koyun yağı kullanılırdı, Bu karışım sivilceleri gidermek içinde tercih edilirdi.Mısırlıların kullandığı bütün bu materyaller Earring from Hatra made of Gold and Spinel dışarıya satılarak Akdeniz havsazında yaygın bir hale gelmişti. Bu güzel kokulu malların ticareti İ.Ö.1700 yıllarından öncesine kadar dayanıyordu. Elbetteki Mısır ile Akedin arasında bu ticaret yoları tek değildi, Hindistan da Avrupa'ya kadar uzanan ipek yolu ticaret yolu, güzel kokulu maddelerin ticaretine de hizmet etmekteydi Uzakdoğu ile Avrupa arasında bu ticaret ilk maddesi zencefildi. Bu yolun tüccarları zamanla zencefile ek olarak, biber, tarçın, sandal ağacı, ve benzeri güzel kokulu baharatlar taşımaktaydılar. Ancak zamanla talepler artığından taşınan malların çeşitliliği iyice artmış, nergis, safran,mastika, meşe yosunu, kakule, küçükhindistan cevizi, vb. Zenginlerin iyi kumaşa ve mücevhere olan merakı bu ticaret Persian/Sassanian robe, 5th Century ADyolunda pahalı kumaş ve mücevher ticaretinin yapılmasına neden olmaktaydı. O tarihlerin kral ve kraliçeleri kendilerini tanrı ve tanrıçalara özdeşleştirmeleri nedeniyle, giyim ve kuşamda en şatafatlı ve pahalı şeylere yönelmekteydiler. Muhteşem taç ve mücevher örnekleri günümüze kadar kalmıştır.

İranlılar ise bu sahneye biraz geç girdiler. İ.Ö. 500 yıllarından itibaren bu kültür alışverişinden etkilenen İranlılar, Asurlalar, Babililler ve Mısırlılardan etkilendiler. Ancak yine de İranlılardan kalan heykel ve diğer arkeolojik kalıntılar, ve özellikle Londra da bulunan Arkeoloji Müzesindeki Ouxus hazinesi, giyim, ve mücevherat stilleri üzerine önemli bir örnektir. O dönemde İranlılar popüler pek çok malı ithal ederken, yine kontrol edebildikleri ipek yolu ticaret yolu sayesinde, pek çok merhem ve kozmetik malzemesi de alarak kullanabiliyorlardı. Giysilerinde pamuk, yün ve ipek en çok tercih ettikleri arasındaydı. Günümüzle karşılaştırılırsa giysileri, dikişleri kabaydı ve terzilerin kaba dikiş teknikleri yüzünden istedikleri zerafeti A Goddess Worshipped By the Mesopotamians gerçekleştiremedikleri giysiler hacimliydi. Giyimde, düğmeler ve toklar büyükçe kullanıldı. Ayak giyiminde ise erkek ve kadın arasında pek de stil ayrımının oldu söylenemez. Genellikle sandalet türü, ve derinin ayak bileğini sardığı şekliyle kullanılan sandaletler vardı. Açık havada giymek için de yumuşak deriden yapılmış terlikler kullanılırdı. Hayvansal kürk ve deri bolca kullanılırdı, İran'da kadınların ev hal diktiği ve dokuduğu giyim kuşamlar, daha sonra Yunalılar ile yaptıkların savaşlar sırasında bu fetihlerde gördükleri yunan giyim ve kuşamından da etkilendiler. Ama aynı zamanda etkilediler. Ve bu dönemde Avrupa kıtasının hemen her yerinde İran giyim stili damgasını vurmuştur. Her ne kadar o dönemin moda ve stillerinin merkezi roma ve özellikle Parthian kenti ise de, İran'ın bu alana etkisi Orta Asya kadar kadar yayılmıştı. Türkmenistan'da Aşkabad yakınlarında İran'a ait Mücevherler, altından yapılma, kıymetli taşlar kullanılmıştı. Sasani döneminde ise mücevherat sanatının daha da parladığı zamanlardı. (Washington DC'da New York'ta metropolit ve Arthur Sackler, iyi örneklerdir). Yine Avrupa'daki büyük müzelerde yüzlercesi, Rusya'da Petersburg daki müzede duran eşyalar, onların yeteneği ve yaratıcılığının bir ifadesidir. Üst sınıflar bu ihtişama uğruna harcadıkları paralarla inanılmaz bir zevk anlayışı getirdiler. Özelikle halılar ve kilimlerde, hayvanlar, ağaçlar ve bahçe dizaynında getirdikleri düzen anlayışı dikkate değerdi.Remnant of Horse Woolen Breast Band Woven in Persia

Elbetteki giyim kuşamlarında zerafet, saç ve sakal biçimlerine yansımaktaydı. Sakallar ve saç, erkek ve kadınlar için modaya uygun olması önemliydi. Uzun saç erkek ve kadınlar için normal olandı. Yine küçük bir bilgi olarak da Sasani kadınlarının kozmetikte neyi ve nerde kullanacaklarını iyi bildiklerini de biliyoruz. Burada ilginç olan Roma kaynaklarına baktığımızda, neredeyse roma kadınları ile Pers kadınlarının hemen aynı malzemeleri ve aynı biçimde kullandıklarını göstermektedir. Pudralar, tozlar, farlar kullanıldı, kaşlar koyulaştırıldı, veya uzunluğu bugünkü İran kadınının kine benzetildi. Göz kalemi için, isten yararlandılar. Yine safranı kozmetikte de kullandılar. Dudakları kırmızıya boyamak için aşıboyası kullanılırdı. Ve yanaklara pembemsi bir görüntü vermeye çalışırlardı. Yüz için hazırlanan besleyici karışımlar, söğüt ve undan yapılan, ancak gerekli görülmesi göre lanolin de kullanılarak cilde uygulanırdı. Pudralar ve kokular cömertçe kullanılırdı. Gülsuyu her kadının kullandığı vazgeçilmez bir kozmetik ürünüydü. Kozmetikte kullanılan teknikler binlerce yıl boyunca ortaçağa kadar hemen hemen aynı şekilde uygulandı. Ancak 9 yy da İranlı bilim adamı Razi tarafından alkolün keşfi, kozmetikte büyük değişimleri de beraberinde getirdi. Alkolün keşfinden hemen sonra ise İbn Sina damıtma tekniğini geliştirdi veSamit De Soie Post kozmetiği kimya bilimiyle tanıştıştırmış oldu. Bu ünlü bilim adamının getirdiği yenilikler, yüzyıllar boyunca üniversitelerde tıbbi metin olarak okutuldu. İbn Sina, koku için bitki yağlarını kullandı. O yüz tane kadar kitap yazdı ve bu kitaplardan bir tanesi yalnızca Güle ilişkindi.

Yakup al Kindi tarafından yazılan Parfüm Kimyası ve Damıtma (803-870) adlı kitapta ise, birçok bitki yağı tanımlanır ve Çin'den ithal edilen kafurla ilgili tarifler verilir.Yine Jabir ibn Hayyan ise damıtma ile ilgili bir kaynak yazdı. Bu kaynaklardan o dönem İranlıların aromaterapiyi yaygınca kullandıklarını, kokulu banyolarının ise meşhur olduğunu anlıyoruz. En çok kullandıkları bitkiler arasında mercanköşk, rezene, papatya, pelin, kekik, dereotu, sandaldı.
Ancak İranlıların İslam'la tanışmasıyla en genel anlamda kozmetiğin kullanımı bırakılmış, kozmetikten faydalananlar halifeye yakın saray kadınları olmuştur. Özellikle halifelerin cariyelerine yönelik ilgileri ve saray içinde cariyelerin güzelliği belirgin bir durumdu. Jaffar Barmakid adlı ünlü bir İranlı bakanın kızıyla Abbasi halifesinin evliliği, gelinin ihtişamını göstermesi açısından tipik bir örnektir. Ancak İslam'ın getirdiği kadın erkek ayrımındaki keskin çizgiye rağmen, bazı noktalarda bu ayrımın olmamsı şaşırtıcıydı. Bunu bazı giyim tarzlarında görmek mümkündü. Özellikle ipekten yapılmış ve hem erkeğin hem de kadının giydiği geniş entari şeklimdeki giysiler bu döneme ilişkin popüler bir giyim tarzıydı. Parfüm İslam'ın getirdiği yasaklamalara rağmen her zaman için popüler bir şeydi, ve gülden elde edilen Sumerian Statuette with Pleated Linen Turbankokular yaygınca kullanıldı. Ama en ilginç ve en pahalı parfümlerden bir tanesi de ceylanların kurutulan kanından elde edilen Moshk parfümüydü. İslam'ın İranlıların dini olmasında sonra çok evliliğin gelenek olarak yerleşmesi ve bir erkeğin hareminin oluşması sürecinde kadınlar arasında kendini erkeğe beğendirme biçimde bir rekabetin oluştuğunu bilmekteyiz.

Haremdeki kadınlar arasındaki rekabet, gizliden gizliye yeşeren bir güzellik ve anlayışın yayılmasına neden olmuştur.
16 yy dan kalma bir el yazmasında, erotik resimler görülmekte ve kadınlara nasıl kibarca davranılması gerektiği tavsiye dilmektedir. Kadınların aromaterapi, ve yı bolca kullanmalarını ek olarak vücuttaki kıllarını aldırmak için biraz acılı bir teknik olan ip kullandıklarını biliyoruz. Özellikle düğün öncesi, kadının güzel görünmesi damadında şık görünmesi son derece titizlikle uygulanan bir gelenekti. Düğünler kadınlığa geçişin bir resmen ifadesiydi aynı zamanda. Erkekler açısından ise süsleme giysinin kalitesinde ve kullandıkları kelepçeler ve küpeler zamanla modaya uygun hale geldi.

Jewelry from the Royal Tombs of UrEski İranlıların banyo kültürü oldukça gelişmiş bir durumdu. Özellikle varlıklı ailelerin kendi evlerinde hem sıcak hem de soğuk banyo etme olanağı vardı ve sıcak suyu sıcak yeraltı kaynak sularından getiriyorlardı.Mineral açısından zengin yeraltı sularının vücut faydasını bilen İranlılar, sık sık bu yeraltı sıcak kaynak sularında banyo yapmaktan kendilerini mahrum bırakmıyorlardı. Elbette banyolar İranlılar için bir keyifti aynı zamanda. Masaj, aromaterapi ve banyoya eşlik eden uygulamalardı. O yüzden banyolar bir hamam şeklini aldı. Ve zaman içinde İranlıların bu banyo keyfi, Roma başta olmak üzere Türkleri de etkileyerek dünyada popüler bir hale geldi. Bu günkü Türk hamamları da ilk olarak İranlıların Banyo biçimlerinden esinlenmiştir. Sabunun İran banyolarına girmesi ise oldukça geç tarihlere rastlar. Ve yapılan sabun larda hayvansal yağlardan yapılıyordu. Ancak sabun ların içine güzel kokulu bitki tozları da konulmuştur. Özellikle Nilüfer ağacının yaprakları saç yıkamada kullanılan sabun larda sıkça kullanılan bir şeydi.

Saç stilleri uzun ve örgülü olurdu genellikle. Kullanılan şapkalar ise her zaman ortaktı. Sarılar bu anlamda bir adetti. Ve her erkeğin kullandığı bir başlıktı. Klasik Pers edebiyatında o dönemin popüler görünüşü hakkında çok şey okuyabiliyoruz. Uzun siyah kıvırcık saçlar, badem gözler, yüzde kullanılan ben şeklinde dövmeler, belirgin kaşlar.
İran'da kullanılan malzemeler çoğunlukla Asya'dan ithal edilirdi. İran kadının peçeyle tanışmasından sonra, bu durum İran kadınında çift bir kültür bakışı yarattı. Özel alanlarda ve toplantılarda peçesiz davranabilen kadın, halka açık alanlarda peçeli olurdu. Arzulanan peçe rengi ise siyahtı ve kadına peçenin zorunlu kuşam olarak sunulduğu dönem ise Safavi dönemindedir. Bu dönemde alçakgönüllü ve faziletli kadınlar tamamen utangaç, sade ve renksiz bir giyim sergilediler. İran'da kökü eskilere dayanan güzellik formüllerinin dünyada bilinmesi ise ancak bu yüzyılın başına dayanır. Yüz maskları, ve dayanan özel boyama teknikleri, popüler olmuştur artık. Özellikle bir dönem Kuzey Amerika'ya öç eden İranlılar, beraberlerinde bu geleneksel formülleri de götürerek İran kozmetiğini Amerika kıtasını da taşımış oldular.

Anadolu kültürü ve tarihi, insan yaşamı, bitki örtüsü, dağları, denizleri, gölleri ve akarsuları, mimarisi ve diğer folklorik ögeleri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder