Amazon ve Anadolu Kadınının Sahip Olduğu Ortak Nokta

Cinsiyetler arası egemenlik kavramları  tarih öncesi çağlardan bu yana anaerkillik ve ataerkillik isimleri adı altında  günümüze kadar gelmektedir. Her ne kadar ataerkil toplum yapısı çağlar boyunca etkisini göstermiş olup

anaerkil düzene dayanan medeniyetler altın çağını yaşayamasa da  kadın olgusu her zaman için varlığını önemli ölçüde hissettirmiştir. Anadolu,erkek egemen bir toplum olmasına rağmen dünyanın en eski yerleşkesi özelliği taşıyan bu kutsal topraklar yüzyıllara damga vuracak kadınları bünyesinde barındırmıştır. Bunun en güzel örneği var olup olmadıkları hala tartışılan Amazon Kadınları ile onların bir nevi uzantısı olan mücadeleci, dayanıklı yapısıyla Anadolu Kadınıdır.

Amazon Kadın’ları Yunan mitololojisine, Dede Korkut hikayelerine, destanlara konu olmuştur. Roma İmparatoru Sezar Amazon’ların Ön Asya’ya yaptığı fetihlerden de bahseder. Karadeniz’in kuzeyinden geldikleri, özgürlüklerine bağlı oldukları kız çocuklarını da erkeklerle savaşmak için yetiştirdikleri söylenmektedir. Homeros onların Truva savaşına katıldıklarını yazmıştır. Amazonlar Anadolu’da yaşamışlar ve birçok kent kurmuşlardır. Efes’te ki Artemis tapınağı Amazonlar tarafından başlatılmıştır. Amazon kelimesindeki ‘’A’’ Türkçe’de ki –maz eki gibi olumsuzluk anlamı taşır. -Mazo ise ‘’dokunulmaz’’ demektir. Bu görüşe göre, Amazon bir erkek tarafından dokunulmaz anlamı taşır. Amazonların yaşadıkları bölgelerde Amazonları temsil eden kabartmalar ve resimler bulunmuştur. Arkeolojik kazılar Amazon efsanesini doğrular niteliktedir. Samsun ve yöresinin tarihi ve kültürel değerlerinden sayılan Amazon Kadınları kendinden sonra gelen kadınlara da kapılar açıp ilham olmuşlardır.

Anadolu topraklarının  verdiği güç ile 14.yy gelindiğinde Amazon ruhu farklı bir şekilde ortaya çıkmıştır. Anadolu Selçukluları döneminde kurulan Bacıyanı Rum, erkekler seferde iken şehirleri koruyan bir ahilik örgütlenmesidir. Yarı militarize olmuş bu kadın güvenlik birimleri Anadolu’nun Türkleşmesinde ve İslam anlayışının yerleşmesinde önemli rol oynamışlardır. İslamiyetteki cihad ve gaza anlayışı bu kadınların kuruluşuna farklı bir yönde yansımıştır. Bacıyan bilindiği üzere bacı demektir, Rum’da o zaman Anadolu için söylenen bir kavramdır. Bu savaşçı Anadolu Kadınları Kemal Tahir’in Devlet Ana romanına konu olmuş, Aşıkpaşazadenin Osmanlı kroniklerinde yer almayan araştırmalarında da vardır. Temel felsefeleri ise aşına, işine, eşine sahip olmaktır. 1900’lerin başında Avrupa’da’’ kadın insan’mıdır, değil midir?’’tartışması sürerken Anadolu böyle yürekli kadınları topraklarında misafir etmiştir. Bu kadınlar sufilerinde dediği gibi ‘’erlik’’makamına yakışan kadınlar olmuşlardır. Dünyanın terakkiyatı Anadolu’dan başlar demiş ünlü bir şair… Bu terakkiyatı daha da yücelten Anadolu kadınıdır.

Günümüze bakan yönüyle kadınımız Amazonlar gibi savaşamaz ya da Bacıyanı Rum gibi sınırları koruyamaz ama yaşam karşısında güçlü bir duruş sergileyerek, geleneklerin yansıması olarak kendine kalan bu  mirası yaşatabilir.

Anadolu kültürü ve tarihi, insan yaşamı, bitki örtüsü, dağları, denizleri, gölleri ve akarsuları, mimarisi ve diğer folklorik ögeleri